Kas Tutulması Nasıl Geçer? Bir Hikâyenin İçinden Şifalanmak
Bazı ağrılar kaslarda başlar ama kalpte yankılanır. Bu, hem bedenin hem ruhun konuştuğu bir hikâye…
Bir akşam, ofisten çıkarken Serhat boynunun arkasındaki keskin ağrıyla irkildi. “Yine mi kas tutulması?” diye homurdandı kendi kendine. Gün boyu bilgisayar başında eğilmiş, raporların içinde kaybolmuştu. Eve vardığında başını çeviremiyor, kolunu bile kaldırmakta zorlanıyordu.
Tam o sırada, komşusu Elif kapıyı çaldı. Elinde bitki çayları ve o tanıdık empatik gülümsemesiyle: “Senin yüzünden bile ağrı geçer gibi oluyor,” dedi. Serhat gülümsedi ama acının arasında zar zor.
Fiziksel Bir Ağrı, Ruhsal Bir Sinyal
Serhat için kas tutulması sadece fiziksel bir sorun gibiydi. “Kas gevşetici sürerim, geçer,” diye düşündü. Erkeklerin çoğunda olduğu gibi, sorunu çözmek istiyor, duygusal kısmına hiç girmiyordu.
Ama Elif farklıydı. “Biliyor musun, bazen beden, dile getiremediklerimizi kaslarımızda tutar,” dedi. “Omzundaki ağrı, belki de bir süredir sırtladığın yüklerin sesidir.”
Bu cümle Serhat’ı düşündürdü. Haftalardır uykusuzdu, işte yoğun baskı altındaydı. “Belki de gerçekten bedenim bağırıyor,” diye geçirdi içinden. O anda fark etti: Kas tutulması, sadece kasın değil, yaşamın da sıkışmasıydı.
Kas Tutulması Neden Olur?
Bilimsel olarak kas tutulması; stres, yanlış duruş, aşırı yüklenme veya uzun süre hareketsizlik nedeniyle kasların kasılıp gevşeyememesi sonucu oluşur. Ancak bedensel nedenlerin ötesinde, duygusal gerginlikler de bu durumu tetikler.
Uzun süre stres altında kalan biri, farkında olmadan omuzlarını, boynunu, sırtını kasılı tutar. Kaslar gerilir, dolaşım bozulur ve sonunda “tutulma” dediğimiz durum ortaya çıkar.
Kas tutulması, aslında bedenin “bir dur, nefes al, fark et” çağrısıdır.
Erkeklerin Stratejik, Kadınların Empatik Yaklaşımı
Serhat hemen internette araştırmaya başladı. “Kas tutulmasına ne iyi gelir?” yazdı. Masaj, sıcak duş, kas gevşetici kremler… Her şeyi stratejik bir sırayla uyguladı.
Elif ise ona bir sandalye çekip, derin bir nefes aldırdı. “Sadece otur ve gevşe,” dedi. Elini Serhat’ın omzuna koydu. “Ağrının nerede olduğunu değil, sana ne söylemek istediğini dinle.”
İki farklı yaklaşım bir aradaydı: Serhat’ın çözüm odaklı stratejisiyle Elif’in empatik ve içsel bakışı.
Serhat fiziksel ağrıyı çözmeye çalışırken, Elif duygusal ağırlığı hafifletmeye çalışıyordu. İşte iyileşme de tam bu noktada başladı — zihin ve beden bir araya geldiğinde.
Kas Tutulmasına Ne İyi Gelir?
O gece Elif’in önerdiği basit yöntemler, Serhat’ın rahatlamasına yardımcı oldu:
Sıcak duş kasları gevşetti, kan dolaşımını artırdı.
Nazik masaj ile kasın içine hapsolmuş gerginlik yavaş yavaş dağıldı.
Nefes egzersizleri bedenin oksijenle dolmasını sağladı, kalp ritmini rahatlattı.
Bitki çayı ile zihni de sakinleşti.
Ama en önemlisi, Serhat’ın içsel farkındalığıydı. “Ben sadece kaslarımı değil, kendimi de sıkmışım,” dedi. O an anladı ki, kas tutulmasının geçmesi için bazen sadece ilaç değil, içsel bir çözülme gerekir.
Ruh ve Beden Arasındaki Bağ
Ertesi gün Serhat, işe gitmeden önce aynaya baktı. Omzundaki ağrı hafiflemişti ama yüzündeki ifade değişmişti.
“Belki de ağrılarımız bize bir şey öğretmek için geliyor,” diye düşündü.
Elif haklıydı: Kas tutulması, bir uyarıydı. Hayatın hızında sıkışan bir bedene “yavaşla” diyen bir fısıltı.
Bedenin dili bazen sessizdir ama dikkatle dinleyince, her ağrının içinde bir hikâye vardır.
Senin Hikâyen Ne Söylüyor?
Serhat iyileştiğinde, Elif’le bir fincan kahve içti. “Teşekkür ederim,” dedi. “Kasım değil, düşüncelerim çözülmüş gibi hissediyorum.”
Elif gülümsedi: “Kaslar geçici tutulur ama kalp uzun süre sıkışık kalmasın.”
Şimdi sen düşün:
En son ne zaman bedenini gerçekten dinledin?
Hangi kasın, hangi duygunu tutuyor olabilir?
Belki de senin ağrın da sadece dinlenmek istiyordur.
Kas tutulması nasıl geçer sorusunun cevabı, sadece fiziksel değil, duygusal bir şifada gizlidir. Çünkü bazen kaslarımız değil, yaşadıklarımız tutulur — ve onları serbest bırakmak, iyileşmenin en güzel yoludur.