İçeriğe geç

Dünyanın en büyük katliamı kim yaptı ?

“Dünyanın en büyük katliamı” sorusu, tek bir cevaptan çok, insanlığın karanlık tarihine tutulmuş bir aynadır.

Tarihe baktığınızda karşınıza çıkan en sarsıcı gerçeklerden biri, insanın insana yaptığının boyutudur. Kimine göre bu, rakamlarla ölçülebilecek bir soykırım; kimine göreyse toplumsal bir yıkımın adı. Bu yazıda, farklı bakış açılarını anlamaya çalışan biri olarak, ‘Dünyanın en büyük katliamı kim yaptı?’ sorusunu sadece bir tarih bilgisi gibi değil, aynı zamanda insan doğasını sorgulatan bir mercekten geçireceğim.

Dünyanın En Büyük Katliamı: Tek Bir Cevap Yok mu?

Bu soruya cevap vermek sanıldığından daha zor. Çünkü “en büyük” dediğimizde neyi kastediyoruz? Ölü sayısını mı, etkilediği coğrafyanın genişliğini mi, yoksa bıraktığı travmanın derinliğini mi? Farklı kriterler, farklı sonuçlara götürebilir. Ve belki de en önemlisi: Her toplum, tarihini kendi gözlüğünden okur. Bu yüzden bir milletin “en büyük trajedisi” dediği şey, bir diğerinin tarih kitabında birkaç satırda geçebilir.

Erkeklerin Objektif ve Veri Odaklı Bakış Açısı

Erkeklerin bu tür konulara yaklaşımı çoğu zaman sayılar ve kronolojiler üzerinden olur. Nesnel verilerle düşünmeye eğilimli oldukları için, “en büyük katliam” tartışmasında rakamlar ön plana çıkar.

  • II. Dünya Savaşı – Nazi Almanyası’nın Yahudi Soykırımı: Yaklaşık 6 milyon Yahudi sistematik olarak öldürüldü. Bu olay, tarihte en iyi belgelenmiş ve en organize katliam olarak anılır.
  • Stalin Dönemi – Büyük Temizlik ve Holodomor: Sovyetler Birliği’nde yaklaşık 20 milyona yakın insan sürgün, kıtlık ve infazlarla hayatını kaybetti. Özellikle Ukrayna’daki Holodomor, kasıtlı aç bırakma politikası olarak tarihe geçti.
  • Mao Zedong – Büyük Atılım ve Kültür Devrimi: Çin’de uygulanan politikalar sonucunda tahminen 30 ila 45 milyon insan açlık ve siyasi infazlarla öldü. Rakam olarak bu, insanlık tarihinin en yüksek kaybıdır.

Bu perspektife göre “en büyük katliam”, rakamların en yüksek olduğu olaydır. Bu yüzden Mao’nun Çin’deki politikaları, birçok tarihçiye göre insan eliyle gerçekleşmiş en büyük felaket olarak kabul edilir. Ancak bu bakış açısı, insani boyutu ikinci plana atar.

Kadınların Duygusal ve Toplumsal Etkiler Odaklı Yaklaşımı

Kadınlar bu soruya genellikle farklı bir açıdan yaklaşır. Onlar için mesele sadece kaç kişinin öldüğü değil, o olayın toplumlara, kuşaklara ve insanlık vicdanına nasıl dokunduğudur. Bu yüzden “en büyük katliam” tanımı, daha çok yarattığı acının derinliği ile ölçülür.

  • Ruanda Soykırımı (1994): 100 gün içinde yaklaşık 800 bin Tutsi ve ılımlı Hutu öldürüldü. Kısa sürede yaşanan bu korkunç olay, toplumsal dokuyu paramparça etti ve kadınlara yönelik cinsel şiddet tarihte iz bıraktı.
  • Srebrenitsa Katliamı (1995): Avrupa’nın ortasında, Birleşmiş Milletler’in gözü önünde 8.000’den fazla Boşnak erkek sistematik olarak öldürüldü. Kadınlar ve çocuklar için travması hâlâ dinmemiş bir yara olarak duruyor.
  • Kızılderili Soykırımı: Yüzyıllar süren sömürgeci politikalar sonucu milyonlarca yerli halk öldü, kültürleri silindi. Bu olay, “ölü sayısından” çok bir medeniyetin yok oluşu olarak değerlendirilir.

Bu bakış açısı, insan hayatını sadece istatistiklerle değil, duygusal ve toplumsal izlerle ölçer. Kadınların sorusu çoğu zaman şudur: “Kaç kişi öldü?” değil, “Kaç neslin kaderi değişti?”

Hangi Ölçütle “En Büyük” Diyeceğiz?

İşte tartışmanın en çetrefilli noktası burada ortaya çıkıyor. Eğer sadece rakamlara bakarsak Mao, Stalin veya Hitler “en büyük katliamı” yaptı diyebiliriz. Ama toplumsal yıkım ve insanlığın belleğinde bıraktığı izlere bakarsak, belki de Kızılderililerin yok edilişi ya da Afrika köle ticareti gibi olaylar çok daha derin sonuçlar doğurdu.

Bu noktada kendimize sormamız gereken kritik soru şu: İnsanlığın en büyük suçunu rakamlarla mı tartacağız, yoksa insanlık onuruna verdiği zararla mı?

Tarihten Bugüne: Aynı Hataları Tekrar Ediyor muyuz?

Bugün dünya hâlâ savaşlar, etnik temizlikler ve soykırımlarla karşı karşıya. Geçmişi anlamak, sadece tarih bilgisi değil, aynı zamanda geleceğe dair bir uyarıdır. “En büyük katliam kim yaptı?” sorusuna takılıp kalmak yerine, belki de şunu sormalıyız: Bir daha olmaması için ne yapıyoruz?

Sonuç: Cevap Değil, Farkındalık Arayalım

Belki de bu sorunun tek bir cevabı yok çünkü her katliam, insanlığın ortak vicdanında farklı bir yara bırakır. Erkeklerin sayılarla, kadınların duygularla anlattığı bu acılar, birlikte ele alındığında daha anlamlı bir tablo çizer. Ve belki de bu tablo bize en önemli gerçeği hatırlatır: İnsanın insana yaptığı kötülük, hiçbir istatistiğe sığmaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
betcisplash